Yazı Bitirmek İstemeyenlere: İstanbul'dan Adalara Yolculuk

Şölen'le Keşfet

5.09.2023

Yazı Bitirmek İstemeyenlere: İstanbul'dan Adalara Yolculuk

Yazı Bitirmek İstemeyenlere: İstanbul'dan Adalara Yolculuk

Eylül ayı geldiğine göre artık yaz mevsimini geride bıraktık. Ama yazın bize armağan ettiği güneşli günlerin tadını çıkarmak için hala vaktimiz var. Çünkü yaz bitse de kavurucu sıcakların yerini tatlı bahar esintisine bıraktığı bu havalar ile yazın etkisini yine de hissetmek mümkün. Bu güzel havalarda “Bir tatil ne güzel olurdu.” diyenlerdenseniz hazırlanın, İstanbul’un karmaşasından sıyrılıp Adalar’a doğru yolculuğa çıkıyoruz.

İstanbul’dan uzaklaşmadan kendinizi bir Ege sahil kasabasında hissedeceğiniz Prens Adaları; rengarenk sokakları, kendine has dokusu, tarihi yerleri ile şehirden uzaklaşıp rahatlamak isteyenlerin ortak noktası. Özellikle yaz aylarında İstanbul’dan Adalar’a yoğun bir talep oluyor. Ama yaz bitip yavaş yavaş Adalar’dan kalabalığın çekildiği bahar ayları, Adalar’ın tadını çıkarmanın tam zamanı. O halde gelin, Adalar’da gezilecek yerleri keşfederek Adalar turuna başlayalım.

 

Tarihi Köşk Dolu Sokaklar: Büyükada

Büyükada

Adalar turuna Prens Adaları’nın en büyüğü ve popüleri olan Büyükada ile başlayalım. Vapurla Büyükada’ya yaklaşırken bile adeta bir film setine gelmişsiniz gibi hissetmeniz mümkün. Çünkü Büyükada, sahildeki küçük restoranları, adanın manzarasını büyüleyici kılan köşkleri ve tepeleri kaplayan yeşillikleri ile kendine has dokusunu manzarasında bile yansıtan bir yer. Ama tabii ki sadece uzaktan bakmak yetmez. Büyükada gezilecek yerleri sokak sokak keşfetmeniz ve adanın ruhunu hissetmeniz gerekli.

Büyükada sokaklarında hem görsel açıdan büyüleyici hem de tarihi açıdan önemli pek çok köşk bulunuyor. Yeşilçam filmlerinin vazgeçilmezi Splendid Palace, mimari detayları ile büyüleyen Con Paşa Köşkü ve dünyanın en büyük ahşap yapılarından biri olan Rum Yetimhanesi, Büyükada’nın sokaklarında dolaşırken görebileceğiniz tarihi yapılardan sadece birkaçı.

Sokaklardan tepeye doğru çıktıkça da adanın ünlü yapısı Aya Yorgi Kilisesi’ni görebilirsiniz. Ancak şunu belirtelim: Kilisenin bulunduğu Aya Yorgi Tepesi’nin yolu oldukça yokuş. Ama bu yokuşu çıkınca gördüğünüz manzara ise “İyi ki gelmişim.” dedirten cinsten. Özellikle de gün batımı zamanı, eşsiz manzarası ile büyüleyici olduğu kesin. Bu nedenle bu manzarayı kaçırmamak ve Büyükada’nın tüm güzelliklerini keşfetmek için keşiflerin en tatlı eşlikçisi Nutymax gofretlerden de yanınıza alıp tepeye çıkan yokuşu çıkmanızı öneririz.

 

Şifa ve Huzur Merkezi: Heybeliada

Heybeliada

Büyükada keşfinden sonra şimdiki durağımız, Prens Adaları’nın ikinci büyük adası olan Heybeliada. Geçmişte İsmet İnönü’nün ve Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın da yolunun geçtiği bu adanın sokaklarında tarihin farklı zamanlarına tanıklık etmek mümkün. Sokaklarında gezerken İsmet İnönü’nün rahatsızlığından dolayı bir süre yaşadığı ve şu an müze olarak ziyaret edilebilen İsmet İnönü Evi’ni ve Türk edebiyatının ünlü ismi Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın 30 sene boyunca yaşadığı evini görebilirsiniz.

Ümit Tepesi’ne doğru çıkıp manzarası ile büyüleyen Değirmenburnu Tabiat Parkı’na ulaştığınızda da Bizans döneminden kalma ve Heybeliada’nın simge yapılarından biri olan Rum Ortodoks Ruhban Okulu sizi karşılıyor. Bu yapı mimarisi ile dikkat çekici olsa da okulun bulunduğu Değirmenburnu Tabiat Parkı’nın manzarası da bir o kadar büyüleyici. Bu nedenle geziye bir küçük piknik molası vererek parkın manzarasının keyfini doyasıya çıkarabilirsiniz. Tabii yanınıza pikniklerin olmazsa olmazı Greta krakerlerden de almayı unutmayın.

Tarihte önemli isimlere ev sahipliği yapmış Heybeliada, aynı zamanda bir şifa yeri. 16. yüzyılda veba salgınından kaçan varlıklı ailelerin Heybeliada’ya sığındığı biliniyor. Ama burayı bir tedavi merkezi yapan, 1924’te Mustafa Kemal Atatürk tarafından yaptırılan sanatoryum. Türkiye’nin ilk sanatoryumu olan Heybeliada Sanatoryumu’nun bu adada yapılmasının sebebi ise Heybeliada’nın çam ağaçları ile kaplı ve temiz bir havaya sahip olması. 2005 yılından beri kapalı olsa da tarih için önemli bir yeri olan bu yapı, Heybeliada gezilecek yerler listesinde ilk sıralarda.

 

Deniz Keyfi Yapmak İçin: Burgazada

Burgazada

Büyükada ve Heybeliada ile geçmişe bir yolculuk yaptığımıza göre şimdi, Burgazada’nın sakin koylarında deniz keyfi yapma zamanı. Tatilde gibi hissetmek ve masmavi denizin tadını çıkarmak isteyenler için Burgazada, Prens Adaları arasında en çok tercih edileni. Tüm adalarda meşhur koylar olsa da Burgazada’nın koyları, sakinliği ve doğası ile dikkat çekiyor.

Ağaçların arasından masmavi denize ulaştığınız Madam Martha Koyu, kalabalıktan uzaklaşıp kafa dinlemek isteyenlerin buluşma noktası Süt Koyu ve gün batımı manzarası ile huzur veren Kalpazankaya Sahili, Burgazada’da denize girilecek yerlerden bazıları. Yazdan bize kalan bu son güzel havalarda bir deniz keyfi yapmak isterseniz Burgazada tam size göre.

Burgazada koylarının bu denli sakin olmasının bir sebebi ise tamamen doğa içinde olması. Böylesi doğallığın içinde de tabii ki bir işletme ile karşılaşmanız çok mümkün değil. Bu nedenle sahil keyfi yapmak için Burgazada’ya gelirken yanınıza ihtiyaçlarınızı ve acıktığınızda hemen atıştırabileceğiniz Greta krakerlerden almayı unutmayın.

 

Sakinlik Arayanlara: Kınalıada

Kınalıada

“Kalabalıktan tamamen uzaklaşıp kafa dinlemek istiyorum.” diyorsanız Kınalıada’ya doğru yola çıkabiliriz. Huzur veren sakinliği ile Kınalıada, diğer adalara nazaran daha az turistin geldiği bir yer. İstanbul adalarının arasında en küçüğü olması da bunun bir sebebi. Kınalıada’da adanın bir ucundan diğer ucuna yürüyerek yaklaşık 30 dakikada gitmek mümkün. Ama bu Kınalıada’da gezilecek yerler olmadığı anlamına gelmiyor. Geçmişten günümüze farklı kültürlerin bir arada yaşadığı bu adaya gittiğinizde Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi, Rum-Ortodoks Panayia Kilisesi ve Hristos Manastırı gibi pek çok tarihi yapıyı ziyaret edebilirsiniz.

Kınalıada’nın bir diğer güzel yanı da tıpkı Burgazada gibi deniz keyfi yapabileceğiniz sahillerinin bulunması. Ada içerisinde hem özel hem de halk plajı olarak denize girebileceğiniz pek çok seçenek mevcut. Sakin ve huzurlu yapısı ise tüm adanın olduğu gibi plajlarının en ilgi çekici yanı.

 

Doğası, manzarası ve tarihi ile her bir ada, birbirinden farklı ve güzelliklerle dolu. İster sadece denizin tadını çıkarın isterseniz keşiflerle dolu bir geziye çıkın, hepsi birbirinden güzel İstanbul’un adaları ile kendinizi huzurlu bir tatilde hissedeceğiniz kesin. “Ama sadece doğa ile başbaşa kalmak istiyorum.” diyorsanız bu güzel havaların tadını kamp yaparak da çıkarabilirsiniz. “Peki, kamp için nereye gidebiliriz?” sorusuna cevap bulmak için de “Şehirden Doğaya Kaçış: İstanbul’a Yakın Kamp Alanları” yazımızı okuyabilirsiniz.

 

Paylaş: